Bir kadın hamilelik planlamadan önce, daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek ve doğum öncesi vitaminler alarak hamilelik için yeterince sağlıklı olduğundan emin olmalıdır. Tıbbi veya genetik bir rahatsızlığı veya riski varsa, gebe kalmadan önce bir tıp uzmanından tavsiye almalıdır.
Normalde bir kadının bir adet döneminde gebe kalabilme oranı ortalama %20’dir. Zamanlı ve planlı ilişki ile bu oran ortalama %35’lere çıkarılabilir. Doğurganlık dönemindeki bir kadın, 3 aylık dönemde %57, 6 aylık dönemde %72, 1 yıllık dönemde % 85 ve 2 yıllık dönemde ise yaklaşık %93 oranlarında gebe kalabilir.
Doğurganlık penceresi, bir döngüde gebeliğin oluşabileceği zamandır. Genellikle yumurtlama gününden hemen önceki 6 gündür. Genel olarak yumurtlama bir sonraki adet döneminden 14 gün önce gerçekleşir, bu nedenle 28 günlük döngüsü olan bir kadın 14. gün civarında (yani son adet döneminin başlamasından 14 gün sonra) yumurtlayacaktır. Doğurganlık penceresi döneminde 1-2 günde 1 ilişkiye girmek gebelik şansını arttırır.
Yapılan çalışmalara göre yumurtalama zamanından 1 veya 2 gün önce cinsel ilişkiye girmenin gebe kalmak için en uygun zaman olduğu gösterilmiş.
5 günden fazla cinsel perhizlerde sperm parametrelerinin olumsuz etkilendiği, 10 günden sonra bozulmalar başladığı gösterilmiş.
Düzenli adet gören bir kadının gebe kalma ihtimalinin en yüksek olduğu dönem ortalama 10-17. günler arasındadır. Bu dönemde sık ilişkiye girmek gebelik oranlarını arttırır.
Her ne kadar birçok kadın cinsel ilişkiden sonra sırtüstü yatmanın bir sperm taşınmasını kolaylaştırdığını ve meninin vajinadan sızmasını önlediğini düşünse de, bu inancın bilimsel bir temeli yoktur.
Rahim ağzında toplanan spermler dakikalar içerisinde tüplere ulaşırlar ve sonrasında tüpleri geçerek karın boşluğuna dökülürler.
İlişki pozisyonunun gebe kalabilmeyi etkilediğine dair herhangi bir bilimsel kanıt yoktur.
Sigara içen kadınların infertil olma olasılığı daha yüksektir.
Erkeklerde kronik alkol bağımlılığı düşük sperm sayısı, azalmış sperm hareketliliği, sperm morfolojisi skorları, seminal sıvı hacmi ve serum testosteron seviyeleri ile ilişkilendirilmiştir.
Yüksek düzeyde kafein tüketimi (500 mg; günde >5 fincan kahve veya eşdeğeri) doğurganlığın azalması ile ilişkilendirilmiştir.
Hamilelik sırasında, günde 200 ila 300 mg'ın üzerinde kafein tüketimi (günde 2-3 fincan) düşük riskini artırabilir, ancak doğumsal anomali riskini etkilemez.
Genel olarak, hamilelik öncesinde veya sırasında orta düzeyde kafein tüketiminin (günde 1-2 fincan kahve veya eşdeğeri) doğurganlık veya hamilelik sonuçları üzerinde belirgin bir olumsuz etkisi yoktur.
Kafein tüketiminin erkeklerde semen parametreleri üzerinde bir etkisi yoktur.
35 yaşından sonra gebe kalma ve canlı çocuk doğurma şansı azalır. Bunun yanında düşük yapma ve genetik anomalili çocuk doğurma ihtimali artar.
Doğal yollardan gebe kalmayı arttırdığı bilimsel gösterilmiş özel bir diyet tipi veya takviye gıda yoktur. Sadece günlük folik asid (400 mg) takviyesi doğacak çocuktaki nöral tüp defekti riskini azaltmaktadır.
Civa bakımından zengin bir diyet (bazı deniz ürünlerinde bulunur) kısırlıkla ilişkilendirilmiştir.